TOM

TOM – Benim ne yapmaya çalıştığımı sanıyorsun sen? Benim de sabrımın sonunda tükeneceğini bilmiyor musun, anne? Biliyorum, biliyorum. Senin için hiçbir önemi yok… Ne yaptığımın ne olmak istediğimin… ikisi arasındaki uçurumun… sen bunları hiç düşünmezsin ki… bak, dinle! Şu ayakkabı mağazasındaki işe bayıldığımı mı sanıyorsun? (Amanda’nın üzerine eğilir) Avrupalı ayakkabıcılara âşık olduğumu mu düşlüyorsun? Şu seloteks kaplamalı yerde, florasan ışıklarının altında elli beş sene geçireceğimi mi sanıyorsun! Bak! Sabahları oraya gitmektense, birisinin demir çubukla beynimi patlatmasını tercih ederim! Her sabah gelip de şu kahrolası ”kalk ve ışılda! kalk ve ışılda!” demiyor musun ben de kendi kendime ”şu ölü insanlar ne kadar da şanslı!” diyorum. Fakat yine de kalkıp işe gidiyorum. Ayda altmış beş dolar için tüm hayallerimden, olmak istediklerimden ve rüyalarımdan vazgeçiyorum! Sen de bana bencil diyorsun… evet tek kendimi düşünüyorum. Neden… bak, eğer bencillik benim düşündüğüm şey ise, anne, ben de onun gibi olurdum… gitmiş! (Babasının fotoğrafını işaret eder) Yolların beni götüreceği son noktaya kadar! (Annesi kolunu tutar) Tutma beni, anne! Sinemaya gidiyorum! Esrar inlerine gidiyorum. Evet, esrar inleri, günahkarların ve suçluların takıldığı inlere, anne. Hogan Çetesi’ne katıldım, kiralık bir katilim ben, bir keman kutusunun içinde bir makineli tüfek taşıyorum! Vadide bir dizi ev işletiyorum. Bana cani diyorlar, cani Tom Wingfield; ve ben iki yüzlü bir hayat yaşıyorum. Gündüzleri ticarethanede çalışan, dürüst basit bir mağaza işçisi, geceleri ise suç dünyasının dinamik çarı anne. Kumarhanelere takılıyorum, rulet masasında servetler harcıyorum. Gözümün birine sahte bir maske takıyorum, bir de takma bıyık, bazen de yeşil peruk takıyorum. Bu durumlarda bana… ”El Diablo” yani ”iblisin kendisi” diyorlar. Ah, seni uykusuz bırakabilecek ne de çok şey anlatabilirim! Düşmanlarım burayı havaya uçurmaya hazırlanıyor. Gecenin birinde hepimizi göğe şutlayacaklar! Ben çok mutlu olacağım, tabii siz de! Siz yükselecek, süpürgenizle uçacak ve Blue Mountain’a on yedi görücüyle varacaksınız! Seni gidi, çirkin, geveze… cadı…